PLAZMOLİZ: Bitki hücrelerinin çevreleriyle ilişkileri hayvansal hücrelerden daha farklıdır. Çünkü bitki hücrelerindeki zar üzerinde ona destek olan hücre duvarı vardır. Bu durum hücrenin farklı davranmasına neden olur. Bitki hücresi, kendinden yoğun bir ortama (tuzlu su vb.) konulduğunda, ozmos kurallarına göre su kaybettikçe, çeperden ayrılarak ortaya doğru çekilir ve büzülür. Bu olaya sitoplâzma bozulması anlamına gelen plazmoliz denir. Hücre uzun süre plazmoliz durumunda kalırsa ölebilir. Bir çözeltide çözünmüş madde derişimi, hücre içindeki çözünmüş madde derişimden büyük ise bu durumdaki çözeltiye hipertonik çözelti denir. Plazmolize uğrayan hücreler kendilerinden daha yoğun olan hipertonik çözelti içinde bulunurlar. Örneğin; yemekten çok önce yapılmış salataya eğer tuz konursa salatadaki hücreler su kaybederek büzülür ve tabaktaki su oranı artar.
DEPLAZMOLİZ: Plazmolize uğramış bir hücre saf su ortamına konulursa su olarak eski haline döner. Hücrenin su olarak eski haline dönmesine deplazmoliz denir.
bir çözeltide çözünmüş madde derişimi, hücre içindeki madde derişiminden az ise bu durumdaki çözeltiye hipotonik çözelti denir. Deplazmolize uğrayan hücreler kendilerinden daha az yoğun olan hipotonik çözelti içinde bulurlar.
Plazmolize uğramış hücrede → Turgor basıncı < Osmotik basınç
Deplazmolize uğramış hücrede → Turgor basıncı > Osmotik basınç
İzotoniğe uğramış hücrede → Turgor basıncı = Osmotik basınç
Su alımı için iç osmotik basıncın dış ortamdan yüksek, hücre özsuyunun hipertonik olması gerekir. Yani toplam çözünmüş madde derişimi daha yüksek olmalıdır. Bu durumda her bir maddenin difüzyon basıncı farklı olacağından su moleküllerini geçiren zardan su kendi kinetik difüzyon dengesini sağlayıncaya kadar geçiş yapar.
Hipertonik hücre turgor halindedir, sitoplâzma çepere yapışık durumdadır. Çünkü osmotik basınç artışı çeperin karşı yöndeki basıncı ile dengelenmiştir. Hücre özsuyunun izotonik osmotik basınca sahip olması halinde bir kısım suyunu kaybeder ve sitoplâzmanın çeperden ayrılmaya başladığı görülür. Bu duruma ‘’sınır plazmoliz’’ adı verilir ve izotonik osmotik basıncın ölçümünde kullanılır. Hücrenin iç osmotik basıncının dış basınçtan daha düşük olduğu hipertonisite durumunda sitoplâzma çeperden ayrılarak ortaya toplanmaya başlar, hücre plazmolize olur.
Hücrede plazmoliz ilerledikçe klasik deyimi ile emme kuvveti artar, daha yeni terminolojideki karşılıkları ile difüzyon basıncı eksikliği su potansiyeli artar.
Bunun da nedeni serbest haldeki suyun serbest enerjisinin adsorpsiyon veya adezyon, kohezyon ile tutulmuş olan sudan az oluşudur. Hücrenin yeniden turgor haline geçme, deplazmolize olma, yani plazmoliz durumundan kurtulma eğiliminin sonucudur. Tam turgor halindeki hücrede ise iç ve dış basınçlar eşit olduğundan su potansiyeli, yani net su alımı sıfır olur. Burada devreye doğal olarak hücre çeperinin elastiklik derecesi de girer. Bu nedenle ve henüz alöronlar gibi susuz bir hacim oluşturan yapılar olmadığından hacme oranla su miktarı meristematik dokularda yüksektir.
Plazmoliz sırasında protoplazmanın tümüyle küçüldüğü, büzüldüğü deplazmolizde ise şiştiği görülür. Hücre özsuyunda serbest çözücü durumundaki suyun kaybından sonra sitoplazmik proteinlerin hidratasyon kaybı - dehidratasyonu sitoplâzma hacminin değişmesine neden olur. Difüzyon basıncı eksikliğinin en yüksek olduğu tohumlar, dehidrate likenler gibi yapılarda su alımı ile deplazmoliz sertleşmiş alçıyı parçalayabilecek oranda hidratasyona ve deplazmolize neden olur. Hidratasyon termik hareketliliğin ve entropinin artışına neden olarak yapısal protein, sellüloz gibi moleküllerin zincirlerininin gevşemesine ve daha kolay bozunur hale gelmesine neden olur. Bu yüzden bir süre ıslatılmış olan bakliyat daha kolay pişer.
|